Koronaya mana-i harfi ile bakmak!!
Prof. Dr. AHMET MARANKİ Gündeme Dair Yazıları ile Her “Salı ve Cuma” Günleri Yeni Akit Gazetesinde Siz Değerli Müdavimlerimiz İle Buluşuyor…
BUGÜNÜN KONUSU; Koronaya mana-i harfi ile bakmak!!
Şeytan aklı Cenab-ı Allah’tan aldığı mühletle yazdığı senaryoyu kendisine köle yaptığı dünya insanlarıyla hayata geçirmeye devam ediyor!!?
Bunu yaparken de hep sağdan vurarak Müslümanlıkla veya milliyetçilikle zaman zaman da demokrasi havarisi kesilerek Cumhuriyeti savunuyoruz teraneleriyle taklitçi hümanist ve İZM’lerle aldatmaya ve hedefine doğru hızla ilerlemeye, içimizde satın aldıkları yerleşik düzenin zaman zaman yöneticileri, başbakanları, bakanları, milletvekilleri, akademisyenleri, gazetecileri vs. ile devam ediyorlar!!
Bugün anlatmak istediğimiz maneviyat yönünde son on yılda yapılan tahribatlar da devletin seçtiği ödül verdiği, Nobel’e aday gösterdiği, bilim adamı, sanatçı sporcu gazeteci, devlet adamı vs.’nin hatta milletin güvenerek seçtiği vekil yaptığı sonra bakan olup hatta başbakan hatta cumhurbaşkanı olup da Hakk’ın hatırı yerine seçmenine ihanet ederek yer değiştirenlerin ihanetidir!!?
Son yüzyılda büyük ivme kazanarak Türk milletinin milli ve manevi değerlerini ayaklar altına alan uygulamaların da bir an önce tedbirleri radikal şekilde alınmalı aynı hatalar tekrar edilmemelidir..
Bir örnek vermek gerekirse;
Nobel’e aday gösterilen Orhan Pamuk’un New York’taki bir sohbette “Bizim bir devlete ihtiyacımız vardı. Önce Müslüman olduk ve uzun maceralardan sonra Türkiye’yi elimize geçirdik” sözü bu ülkede birçok olaylara ışık tutacak nitelikte ifadelerdir!
Anlaşılan o ki birileri devlet ihtiyacını karşılamak için, Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi ellerinde tutmak için son 200 yılda olduğu gibi şimdi de “Müslüman gözükme, Türk gözükme” ihtiyacını hissetmektedir!
Bu ülkede öyle her “Müslümanım” diyene, “Türküm” diyene inanmamak ile yükümlüyüz!
“Türkiye, İsrail’in rezerv devletidir ve bu ülkede bir yere gelebilmek için Sabetaycı olmak gereklidir” sözleriyle makam sahibi olanların maalesef halen söz sahibi de olduklarının altını çizmek isteriz!!?
Bu önemli uyarılarımdan sonra işin manevi yönünü ve bu kainatı idare eden Cenab-ı Allah’ın yedi kudretinde olan çözüm yollarını da o aldığımız eğitimler ışığında nakletmek isterim!!? Kocaman büyük hadiseler mesela bugünkü korona senaryosu gibi olayları!
Son günlerde herkesin kafasını kurcalayan hadiselerle ilgili olarak!
Bu nedir? Nereden geldi? Nasıl olacak? Bitecek mi?
Elcevap: Bu, Rabbimizin askerlerinin bir türüdür. Kimse demiyor ‘Bu da Allah’ın bir mahlûkudur!’ Ya arkadaş, Allah dilemedikçe insanlar dileyebilir mi? Çin’in Vuhan şehrinde, laboratuvarda deney yapılır iken, deney patlayıp yayılmış! Efendim biyolojik silah imiş!
“Kimse buna mana-i harfi ile bakmıyor, mana-i ism-i ile bakıyor. Ne kadar da acı verici bir hadise!”
“Hz. Musa (a.s) Turu Sina dağına çıkıyor. Elinde yara çıkmış, Rabbine dedi ki: Bunun ilacı nedir? Rabbi dedi ki: Bunun ilacı dut yaprağıdır. Hz. Musa dönüp kendisi kendini tedavi etti ve dutu yara çıkan yere sürmesini söyledi! Ben hekimleri yaratmışım, herkes senin gibi yanıma gelse sırrı imtihan bozulacak. Hekimler o zaman ne işe yarar? Yine şifayı veren benim, onlar aracıdır” der.
Bu misali verdim ki, ilmi ve bilimi enzarlara vermek için bu hadiseyi anlattım. Keşke sebebi de şifası da Cenab-ı Allah’ın elinde olan bu hastalıklardan korktuğumuz kadar, Rabbimizden korksa idik! Hepimiz evliya olurduk o zaman.
Şafii, Hakiki ve Hakim Allah’tır! Cenab-ı Allah!
Aşı çıktı, tamamdır. Bitti bitecek sözünü kimse diyemez ve diyemeyecek!
Şeytan aklı, senaryosunu uygulamaya devam edecektir! Bizim vazifemiz de tedbir almak ve sebeplere sarılmak ve ilahi hükümlere itibar etmektir!
“Ey hocalar ve halifeler! Bizim ilmimiz bize yeter deyip yıldız böceği gibi şavkınıza, ilminize aldanmayın. İnsanın kendi bildiği kendine kâfi gelmez. Her insan, her meseleyi yalnız anlayamaz. Uyuyorsunuz! Uyuduğunuz miktar artık yeter! Uyanmalı…”
Risale-i Nur-Barla Lâhikası/148
Biz de diyoruz ki artık başımızda başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhur İttifakı kadroları yeniden titreyip kendine gelerek biz bilirizi bırakıp! Biz bize yeteriz desinler.
Uyuyorsunuz, uyutuluyorsunuz! Artık uyuduğunuz yeter! Aldanmayın ve aldatılmayın, liyakatli ve ehliyetli insanları arayın bulun, söylediklerine, yazdıklarına itibar edin onlarla bir ve beraber olun!!!
“Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin ahfâdı olan vatandaşlarım ve kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa sahrâ-yı vahşette yatmakla gaflet sizi yağma edecektir.”
Rabbim, Sen bizleri Senin Kur’an’ında bildirdiğin;
“Allah her dönemin hükümdarını halkın kalbine göre gönderir. Onları düzeltmek isterse salih birini, helak etmek isterse kötü birini hükümdar olarak gönderir.” (bk. İsra, 17/16)
Halkın kötü yöneticileri iş başına getirmeleri Allah’ın onlara gazab etmekte olduğunun, iyi yöneticileri iş başına getirmeleri ise onlardan razı olduğunun işaretidir.
Hz. Peygamber’in duası: “Allah’ım merhametsizleri bize musallat etme.” (Tirmizi, Daâvât, 79). Vesselam!